4 Haziran 2014 Çarşamba

MUZAFFER İLHAN ERDOST/12 EYLÜL/KATLİAMLAR

Söyleşimizin ikinci bölümünde Muzaffer İlhan Erdost'la 12 Eylül'ün iç yüzünü konuşuyoruz. Katliamları detaylı bir biçimde kitaplarında inceleyen Erdost; ülkenin kör ve teslim edilmiş halinden yakınıyor. Birçok suçlunun dışarıda olduğundan söz ediyor. Önce biraz 12 Eylül'ü hazırlayan süreci anılarla dinleyelim.



Maraş katliamı diyince akıllara ilk Ökkeş Kenger geliyor. Soyadını Şendiller olarak değiştirdi. Adana'da sıkıyönetim mahkemesinde bir numaralı sanıktı. Beraat etti. Erdost;
-Ökkeş Kenger Alexandre Pack'ten talimat aldığını itiraf etti. Alexandre Pack, Sivas ve Maraş'ta var. Bir kişi bütün ülkeyi katliamlara boğabiliyor. İşte 12 Eylül bu görmemezliklerin gölgesinde başladı.
12 Eylül sonrası çıkardığı kitabı isimler üzerinden tanıtıyor.Çoğu yaşamayan bu isimler bilinmeyenleriyle gömüldü.

-Didar Şensoy'un kardeşi içeride idi. Meclis kapısına direnişe geldi. Kalp krizi geçirdi, öldü. 12 Mart'ta sıkı yönetim döneminde DEV-GENÇ sanığı olarak beni aldıklarında Akın Özdemir ile tanıştım. Fakat o davaya beni daha fazla ceza alabilmem için yamamışlardı. Doğan Öz ise Cumhuriyet Savcısı'ydı. Ankara'da bir katliam oldu. Katilin Site Yurdu'nda olduğu ortaya çıktı ve savcı arattı. Üç gün sonra öldürüldü. Öldüren İbrahim Çifçi'ydi. Aynı isim Bahçelievler Katliamı'nda da geçiyor. Yılmaz Güney, Enver Gökçe ile ilgili yazılarım var. İnkılap Dal'la ilgili fazlaca koşuşturmalarım vardır. İnsan Hakları Derneği Ankara Şube Başkanı idim o zamanlar. Kendisi Manisalı idi. Mezarına gittim oradan biliyorum. Kan kanseriydi. Cezaevinden geç tahliye edildi. Fransa'ya gitti gittikten 10 gün sonra ölüm haberi geldi. 12 Eylül'den sonra çıkardığım anı kitabımda bu isimler var kısaca.
Erdost iş temposunun hiç düşmediğini söylerken pek yakınır gibi değildi. İlerleyen yaşına rağmen oldukça keskin olan hafızasıyla üzerinde çalıştığı incelemelerden ayrıntılı bir biçimde bahsetti. 
-Yeni yazılarım ve çıkan kitaplarım var. Küçük bir kitap var; “Bir Fotoğrafa Alt Yazı” Leninin heykellerinin sökülmesiyle başlıyor. Bir şiirim var. Marx'ı örnekleyerek sosyalist sistemin dağılışından sonra denize gençlerin atılması gibi bir öykülemem var. “Yabancılara Toprak Satışı ve Yasalaşma Süreci”, “Toprak Reformu ve Demokratikleşme Oyunları” isimli iki kitap matbaaya verilmiş durumda. Yabancılara toprak satışı ve Yasalaşma süreci Akp iktidara geldikten sonra hazırlık buymuş gibi başladı. Araplara toprak satıldı. Önce bir yıllık yasalar çıktı. Anayasanın özüne aykırı yasalar çıkarıyorlar. Bu süreçlerde dört yazı yazmışım. Bunları topladım. Herkes Said Nursi öğretisini yazdı. Darwin'i şeriat süzgecinden süzmek ne demek? Said Nursi'ye göre mektepliler değil medrese uleması tarafından bilim gözden geçirilmelidir. Hükümetin eğitime monte ettiği değişimleri; onun görüşlerine göre değiştirip uyguladığı bilimin islamlaştırmasını yazdım. “Faşizm tartışmaları 1978” adlı kitabımda anarşizm incelemelerim olacaktı. Fakat onu başka bir kitap haline getirdim.
Muzaffer İlhan Erdost "Sosyalizmi Seviyorum" kitabından bizim için seçtiği bir bölümü okuyor:
Memleketimi seviyorum, diyor. Dar zamanlarından birinde; yurt sevgisini gericiliğin karabasan gibi çirkinliğinin tekeline aldığı, Nazım'ı bunalttığı bir günde. Sosyalizmi seviyorum diyorum. Hapishanesinde nezaretde mahkemede de olsam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder