Coşkunlara çığlıklar yükleyen
genç yüreklere yaz bu sevdayı. Tüm ateş düşen evlere; geç
kalmışlıklara isyan et. Gözleri sımsıkı kapalı, yanaklarından
al fışkıran çocukları hatırla. Onların da yüzlerini keskin
sakallar örseleyecekti. Çok soğuk iklimlere gittiler bizi kanlı
ırmaklarda yıkayıp. Asla ısınmamıza imkan vermeyecek bir kış
bıraktılar. Bir ana kucağı yahut bir soba ateşi yetmeyecek.
Işıldayan ufuklar çare olmadığı günden beri derdime yüreğimden
her gün cenaze alayı kalkıyor. Soba tütüyor. Sokaklar daralıyor.
Ses! Ölüm durmaksızın beni çağırıyor. Göğüs kafesimden
fırlıyor kalbim her nefeste. Mezar kokusu bilmeyen ılık rüyalarla
dolu geçen ömür kabir sancılarını bertaraf ediyor. “Ah hepsi
senin suçun!” olsa ve yüreğimiz soğusa. Uzaklarda namlu dönmüş
gırtlağına ayın. Yıldızlar ise tüttürülmüş kaderlerini imha ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder