30 Mayıs 2014 Cuma

"EL"

Gevşek ve titrek ellerimi uzatıyorum. Nasırlı ellerinin içinde ufalanıyor. Yağma. Derinliklerine dalıyorum. Bana kulaklarımdan girme lütfunda bulun istiyorum. Bu yüzden ellerim korkak, tenim isteksiz; kaçıyorum. Bomba. Aklıma deli istekler geliyor. Zaptolması yarına bırakılırsa şehri karıştırabilir. Üstelik sadece sana dair olan. İnanabiliyor musun bir sevmek bir insan bir şehir...  Mal oluyorsun bir anda gelecek günlerin aydınlığına. Işık. Ellerimi bıraktın. Şimdi neredeyiz? Yasak bir ormanda; o orman neden yasak bilir misin aslında? Ağaç. Biz şehirler kurarken dümdüz edince asfaltlarca yasaklandı ormanlar insanlara. Şimdi en ilkele dönüş yaparsak günahlarımızı satabiliriz Tanrı'ya. Vaftiz. Ayaklarımızın altında yapraklar ve her biri ölü bir insan bedeni. Çiğneyerek arınmaya gidiyoruz diğerlerinin yaptığı gibi. Sular çekiliyor biz yaklaştıkça; çıplaklığımızdan utanmaya başlıyoruz. Bilmem neden? Öp. Affolmak niyetimiz bedenlerimizin yangınına karışmak üzere. Koşuyorum bacaklarımdaki acıya aldırış etmeden. Tüm mide bulandıran kutsallıklara dalıyorum ilk bulduğum iskeleden. Sen. Gözlerimi açtığımda kuru ve mutsuz dünyamda karşımdasın. Ellerim gevşek ve titrek uzatıyorum sana. Sadece bir an ve gidişine gün batımları katan. Ben. Başkalarına mutlu başkalarına sıcak başkalarına gündoğumu olan sarsılmayan nasırlı ellerini düşünüyorum. Ateşim yükseliyor, başım dönüyor ve sanki büyüyor ellerim...Öneri:Sait Faik Abasıyanık-Büyüyen Eller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder