14 Mayıs 2014 Çarşamba

DİPSİZ...

 Allah belamı verdi sonunda. Nefesimsin Gülşah ama nerdesin? Seni arıyorum bu karanlık yollarda. Bulacağım elbet umutsuz sandığın gecemize yıldız edeceğim gözlerini. Parlak bir gece vadediyorum. Bembeyaz memelerine başımı gömeceğim. Geleceğim sana söz veriyorum; geleceğim. Sana yeminler olsun daha da gitmeyeceğim. Bitmeyen nefessiz bir yolun dönemeçleri sıkıştırıyor beni. Affet seni de çektim bu makuz talihime. Bırakmam seni bir başına Gülşah; geliyorum. Yarını olmayan ıssız tozları deliyorum. Ellerim karaydı az önce şimdi parlıyor mu ne? Sanki gözlerin avuçlarımın içinde. Bilinmezliğin içindeyim. Unutma beni sen unutursan kaybolurum. Bırakma burası çok derin. Takaatim kalmadı şimdi yerdeyim. Durursam gelemez miyim? Haklısın! Durmazsam gelebilir miydim ki? Durdum. Yetemedim sana bu yolu bile bitiremedim uğruna. Hadi uyumadan gel otur karşıma. Gün şimdi karlı bir dağ tepesi kadar uzak bana. Askerliğim aklımda ölmeye hep yakınmışım aslında. O dağın tepesinde güneşi yakalardım tüfeğimin ucunda. Soğuk gece nöbetlerinde hayalindi beni ısıtan. Ve şimdi cehenneme yaklaştığım bu anlarda "dipsiz"de aynı hayal beni ayakta tutan. Ellerimde çoğalan gözlerin ışık ışık sen oluyor. Geldin ha! Oturalım dipsiz nöbette koyun koyuna. Kucağına al beni uyut; yakma...Çoğalıyoruz birlikte pirüpak artık ellerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder