22 Mayıs 2014 Perşembe

TOPLUMUN TANRISI


Bu defa edebiyat parçalamaya gelmedim. İçim en açık kelimelerle anlatmak istiyor derdini; basamakları hayata söve söve çıkıyorum. Sikindirik dünyanın bok gibi gerçekleri dikiliyor karşıma. Cellatlar ete kemiğe bürünüyor. Darbe yıllarındaki faili meçhuller yerini faili meşhurlara bırakıyor. Bir somutluğun içinde hiçlik yaşıyoruz. Güven duygusu yiten binler geliyor. Geleceğe bu gençler yön verecek. Tepeden tırnağa politize olmuş bir toplum her yapılan insani çağrıyı politik algı içine sıkıştırıyor. Dostluklar birinin kafasındaki örtü diğerinin kıçındaki şort arasındaki ahlaki baskıyla köreliyor. Sıkışan insanlar sahip oldukları benlikleri sorgulamaktan çok başka insanların benliklerine yöneliyorlar. Evet millet; dedikodu güzeldir. Kendi dışındaki benlikleri tahmin etme yolculuğu çözümleyemediğin seni unutturur sana. İçinde yaşadığın toplum ise sen bu hayal dünyasına sürüklendiğin sırada kaynıyordur. Hiç düşünmezsin bana yaklaşır mı bu cellatlar? Birgün suratına bir cop inmek üzereyken hissedersin. En olmadık anda seni de bulabilirdi kör bir kurşun. O arşivlerce fotoğrafına sahip olduğunuz sevimli suratın parçalanabilirdi. Tam alnının ortasında kanlı bir delik düşün. Çünkü çok uzak değil. Tanrıyla buluştuğun noktada; cemevinin bahçesinde yerde ve ölü bulabilirsin kendini. Bir cami,sinagog,kilise yada iş yerinin önünde kafana sıkabilirler.
Şimdi yaşamdan kaçış vakti bu kadar yüzleşme yeter. Kemerlerinizi bağlayın ve uçuşa geçin. Tatlı tebessümünüzü takınıp "acaba yarın benim de kafama sıkarlar mı" telaşına girmeyin? Yooo sakın yapmayın! Çünkü biz toplumsal karışıklık istemeyen tanrılara secde ederiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder