2 Nisan 2014 Çarşamba

GECE VARDİYASI

Herkes evine gidiyor. Mesai bitiyor; şehir tüm ışığıyla insan karanlığına boğuluyor. Şehir yavaş yavaş konuşmaya başlıyor. Sokaklar günü uğurluyor. Sokaklar geceye karışıyor. Gece yeni misafirlerine kucak açıyor. Gece vardiyası başlıyor. Ben bir kediyim. Genelde Ferit abilerin yanındayım. Kokoreç, köfte tezgahı kurarlar. İçki kokan bu sokaklarda midye tezgahlarının barların önlerinde geziyorum. Gündüzleri miskinlik etmek en güzeli. Gece tenha yerlerde gezmenin bu kalabalık şehirde biz kediler için hiç güvenli olmadığını bilecek kadar yaşadım. Tam gözümün üzerinde bir köpeğin hatırası yara izi var. Geceleri daha çok doyuyorum. Geceyi daha çok seviyorum.Sizi küçük hayatımda bir yolculuğa çıkarayım. Doymak istediğinde en iyisi bu sokakta Ferit abidir. Özel harekatçı olmak istermiş. Polis olma hayalleri on iki kişilik ailenin kalabalığında kaybolmuş. Burada para denilen şey çok önemlidir. Onunda kazanması gerekmiş. Sakarya Caddesi'nde gece başlamadan Konur'a gitmeliyim. En çok orada arkadaşlarım var. Ben bildiğiniz kedilere benzemem. Çoğu arkadaşım insandır. Bana en yi davrananlar Konur'da oluyor. Bugün çok soğuk olduğu için sokaklar boş bir cafede geceyi beklemek en iyisi olacak. Oğuz'ların cafesi burası. Oğuz dev gibi bir genç insan. Onu tanıdığımdan beri öğrenci ve hiç mezun olamıyor. Hep çalışıyor. Akşam nohut-pilav tezgahı kuracak. Sabah uyanıp okula gidebilecek mi dersiniz? Bazen anlayamadığım şeyler söylüyor. Belki çok düşünmediğimdendir. Oğuz'a göre sokakta herkes eşit. Kimse takım elbiselerle gezmezmiş. Bir deli bir meczup çıplak ayaklarıyla betonları arşınlar. Bazıları en kaliteli ayakkabılarıyla gezermiş. Ama aç olana o yine yemeğini verirmiş. Çok parası olan bahşişini bırakır gidermiş. Para onun için galiba çok önemli değil. Bana kalırsa herkesi doyurduğu için okulu bir türlü bitmiyor. Yine de beni doyurduğu için ona bu durumu söylemeseniz iyi edersiniz. Oğuz'un yanındaki yeşil koltuğa popomu yerleştirmiş uyurken onun kokusunu aldım. Onun keskin köpekle karışık bira kokusunu nerede alsam tanırdım. Ona Sarı derler. Sokakta yaşıyor, sokağı yaşatıyor. Bazen tehlikeli çoğu zaman sarhoş bir kaçık. Kötü biri mi derseniz. Sadece deli derim. Deliler kötü mü olurlar bilmem. Ama insanlar kendilerinden farklı olanları kabullenmekte zorlanıyorlar. Konur sokakta ben doğmadan öncede varmış. O da benim gibi burada mı doğmuş? Sakin hareketlerle içeri giriyor. Hayır hayır üzerime olmaz. Ah az kalsın oturacaktı. Beni kucağına aldı. Mrrr okşanmak güzel ama beni böyle tavlayamaz. Oğuz'la sohbet ediyor. Kafası çok güzel olmalı, giysileri küf köpek pisliği ağzı ise bira kokuyor. Ellerindeki nasırları, yeni kapanmış yaraların sert kabuklarını üzerimde hissediyorum. Oğuz “Gel çalış abi işte kalırsın hem burada. Üstelik yaş geçiyor artık. Sokakta artık yapamazsın.”diyor.
Sarı bu sözlere alıngan bir tavırla “ Biz sokağa sokak demeyiz cadde deriz. Bizim hayallerimiz daha büyük dostum. Ben midye kabuklarını kemiririm köpeklerle uyurum. Dört duvar arasına hapis değilim. Benim tavanım gökyüzü, sen kendi derdine yan. Teke tek kavga edebileceğim tek yer sokak. Ben bu yüzden sokaktayım” diyor. Sizce bu adam ne saçmalıyor? Burası sıkıcı olmaya başladı. Karanfil Sokak'ta tezgahlar kuruluyordur. Yasemin'in yanına yola koyuldum. Sokaklar kalabalıklaşmaya başlıyor. Heryer ayak ayak ayak... Yasemin işportacılık yaparak geçiniyor. Şapka satıyor ve benim için en önemlisi kedileri seviyor. Tüm hayatını sokakta şapka satarak kazanan, okuyan, iyi bir dişi insan. İnsanların böyle cinslerini sokakta görmek değişik geliyor. Dişi insan olup gece sokakta çalışanlardan bazen korkuyorum. Çoğu zaman üzülüyorum. Çünkü Yasemin dışında inlemeden para kazananını görmedim. Ben daha altı yıldır bu sokaklardayım. Çok da bir şey görmedim. Yine de üç yıl önce Yasemin'in yanında tezgah açmaya başlayan Mehmet Amca'yı görmek bütün insanlığa tepeden bakmak gibi oldu. O kocaman bir adam; içinde heran kusmaya hazır devasa bir tüy yumağı var gibi duran bir göbeği, uzun bir boyu, kare şeklinde gözlükleri var. O kocaman adam dünyaya tepeden bakarken tepetaklak olmuş. Hergün “sokak yukardakilerle aşağıdakileri buluşturuyor” diyor. Bir şirketi varmış, mühendismiş... Sokak çıkış yolu oluyor yağmur bulutlarını üzerinde hisseden her çaresize. Kimi sokağa özgürlük yüklüyor, kimi hayatın ta kendisi diyor. Bence bu sokak denilen yer insanları birbirine yaklaştırıyor. Hala adımı sizlere söylemedim değil mi? Sevgi benim adım. İnsanlarla vakit geçirmeyi, onları dinlemeyi ve anlamaya çalışmayı "bazen" seven bir kediyim. Şimdi ise Ferit Abi'nin yanına karnımı doyurmaya gidiyorum. Benimle birlikte gece ve hayatlar sokağa akıp gidiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder