11 Nisan 2014 Cuma
NEFES DURAKLARI
Her noktasına aşina olduğum, nefes durakları ile dolu; sevdalı bir şehir bugün iç çekmekte. Öylesine sinir bozucu bir alışmışlık ki bu ne yana dönsen yargılandığın bucaklar seni sarıyor. İşte yeni birgüne karşı göğüs germekteyim. Haşmetli bir duruş sergilemek, palazlanmak boşlukları doldurur mu dersiniz? Diğer günlerimin aksine kinimi kusmayacağım. Daha karanlık daha sakin olacak bugün. Bu ağarmaya direnen günü aydınlatıp alevlendirmeye çalışmayacağım. Bulutlar güneşe selam çakıyor. Büyük bir kasvetle ruhları emiyor. Bu kadar dert etme. Zaten bildiğin bir şey bu; hayat çakallara gülüyor. Benim işim yolda takılıp düşmek. Düşe kalka heyecanlarla sevdalara koşacağım. Evrileceğim; içimi parçalayacaklar, çekiştirilecek ruhum. Sünecek. Şimdilik dizlerim yeterince kanlı ve ben nefes durağımda bekliyorum. Siz bildiğiniz şehirlerden gidin ki düştüğünüzde dinlenebilin. Benim yolumda güz bakışlı çocuklar vardı. Yoldan saptırırlardı. Lağıma düşmeden umumi tuvalet gezmek gibiydi yaptıkları; pisliğe alıştırmaktı. Herkes kadar bombok yolum. Ayarımız bozuldu. Ne diyorduk? -"Aşkolsun!"- Pardon elden ele uzatabilir miyiz şehri? İnsanlar bol ve hafif. Bu sebepten yukarından bakıyorlar. Hafif olan yükselir. Bize caka sandıkları ahmaklıklarını satıyorlar yolda kurdukları tezgahlarda. Zavallı dünyam zavallı şehrim... Bazı çocuklar tanıdım. Yanımdan geçip gittiler. Ateş gibi bakarlardı. Zalime sükuna isyan eder. Ahkam kesen zavallılara meydan okurlardı. Ah çocuklar onları bu yollar aldı. Karanlık şehrim gri kaldırımlar ben ateşe düştüm. Siz o çocukları unutmayın, beni unutmayın...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder