Herkes evine
gidiyor. Mesai bitiyor; şehir tüm ışığıyla insan karanlığına
boğuluyor. Şehir yavaş yavaş konuşmaya başlıyor. Sokaklar günü
uğurluyor. Sokaklar geceye karışıyor. Gece yeni misafirlerine
kucak açıyor. Gece vardiyası başlıyor. Ben bir kediyim. Genelde
Ferit abilerin yanındayım. Kokoreç, köfte tezgahı kurarlar. İçki
kokan bu sokaklarda midye tezgahlarının barların önlerinde
geziyorum. Gündüzleri miskinlik etmek en güzeli. Gece tenha
yerlerde gezmenin bu kalabalık şehirde biz kediler için hiç
güvenli olmadığını bilecek kadar yaşadım. Tam gözümün
üzerinde bir köpeğin hatırası yara izi var. Geceleri daha çok
doyuyorum. Geceyi daha çok seviyorum.Sizi küçük hayatımda bir
yolculuğa çıkarayım. Doymak istediğinde en iyisi bu sokakta
Ferit abidir. Özel harekatçı olmak istermiş. Polis olma hayalleri
on iki kişilik ailenin kalabalığında kaybolmuş. Burada para
denilen şey çok önemlidir. Onunda kazanması gerekmiş. Sakarya
Caddesi'nde gece başlamadan Konur'a gitmeliyim. En çok orada
arkadaşlarım var. Ben bildiğiniz kedilere benzemem. Çoğu
arkadaşım insandır. Bana en yi davrananlar Konur'da oluyor. Bugün
çok soğuk olduğu için sokaklar boş bir cafede geceyi beklemek en
iyisi olacak. Oğuz'ların cafesi burası. Oğuz dev gibi bir genç
insan. Onu tanıdığımdan beri öğrenci ve hiç mezun olamıyor.
Hep çalışıyor. Akşam nohut-pilav tezgahı kuracak. Sabah uyanıp
okula gidebilecek mi dersiniz? Bazen anlayamadığım şeyler
söylüyor. Belki çok düşünmediğimdendir. Oğuz'a göre sokakta
herkes eşit. Kimse takım elbiselerle gezmezmiş. Bir deli bir
meczup çıplak ayaklarıyla betonları arşınlar. Bazıları en
kaliteli ayakkabılarıyla gezermiş. Ama aç olana o yine yemeğini
verirmiş. Çok parası olan bahşişini bırakır gidermiş. Para
onun için galiba çok önemli değil. Bana kalırsa herkesi
doyurduğu için okulu bir türlü bitmiyor. Yine de beni doyurduğu
için ona bu durumu söylemeseniz iyi edersiniz. Oğuz'un yanındaki
yeşil koltuğa popomu yerleştirmiş uyurken onun kokusunu aldım.
Onun keskin köpekle karışık bira kokusunu nerede alsam tanırdım.
Ona Sarı derler. Sokakta yaşıyor, sokağı yaşatıyor. Bazen
tehlikeli çoğu zaman sarhoş bir kaçık. Kötü biri mi derseniz.
Sadece deli derim. Deliler kötü mü olurlar bilmem. Ama insanlar
kendilerinden farklı olanları kabullenmekte zorlanıyorlar. Konur
sokakta ben doğmadan öncede varmış. O da benim gibi burada mı
doğmuş? Sakin hareketlerle içeri giriyor. Hayır hayır üzerime
olmaz. Ah az kalsın oturacaktı. Beni kucağına aldı. Mrrr
okşanmak güzel ama beni böyle tavlayamaz. Oğuz'la sohbet ediyor.
Kafası çok güzel olmalı, giysileri küf köpek pisliği ağzı
ise bira kokuyor. Ellerindeki nasırları, yeni kapanmış yaraların
sert kabuklarını üzerimde hissediyorum. Oğuz “Gel çalış abi
işte kalırsın hem burada. Üstelik yaş geçiyor artık. Sokakta
artık yapamazsın.”diyor.
Sarı bu sözlere alıngan
bir tavırla “ Biz sokağa sokak demeyiz cadde deriz. Bizim
hayallerimiz daha büyük dostum. Ben midye kabuklarını kemiririm
köpeklerle uyurum. Dört duvar arasına hapis değilim. Benim
tavanım gökyüzü, sen kendi derdine yan. Teke tek kavga
edebileceğim tek yer sokak. Ben bu yüzden sokaktayım” diyor.
Sizce bu adam ne saçmalıyor? Burası sıkıcı olmaya başladı.
Karanfil Sokak'ta tezgahlar kuruluyordur. Yasemin'in yanına yola
koyuldum. Sokaklar kalabalıklaşmaya başlıyor. Heryer ayak ayak
ayak... Yasemin işportacılık yaparak geçiniyor. Şapka satıyor
ve benim için en önemlisi kedileri seviyor. Tüm hayatını sokakta
şapka satarak kazanan, okuyan, iyi bir dişi insan. İnsanların
böyle cinslerini sokakta görmek değişik geliyor. Dişi insan olup
gece sokakta çalışanlardan bazen korkuyorum. Çoğu zaman
üzülüyorum. Çünkü Yasemin dışında inlemeden para kazananını
görmedim. Ben daha altı yıldır bu sokaklardayım. Çok da bir şey
görmedim. Yine de üç yıl önce Yasemin'in yanında tezgah açmaya
başlayan Mehmet Amca'yı görmek bütün insanlığa tepeden bakmak
gibi oldu. O kocaman bir adam; içinde heran kusmaya hazır devasa
bir tüy yumağı var gibi duran bir göbeği, uzun bir boyu, kare
şeklinde gözlükleri var. O kocaman adam dünyaya tepeden bakarken
tepetaklak olmuş. Hergün “sokak yukardakilerle aşağıdakileri
buluşturuyor” diyor. Bir şirketi varmış, mühendismiş... Sokak
çıkış yolu oluyor yağmur bulutlarını üzerinde hisseden her
çaresize. Kimi sokağa özgürlük yüklüyor, kimi hayatın ta
kendisi diyor. Bence bu sokak denilen yer insanları birbirine
yaklaştırıyor. Hala adımı sizlere söylemedim değil mi? Sevgi
benim adım. İnsanlarla vakit geçirmeyi, onları dinlemeyi ve
anlamaya çalışmayı "bazen" seven bir kediyim. Şimdi ise Ferit
Abi'nin yanına karnımı doyurmaya gidiyorum. Benimle birlikte gece
ve hayatlar sokağa akıp gidiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder